Ali Aytaç
Çevremizde en çok duyduğumuz sözcüklerden birisi “hak”tır. Birçok anlamda kullanıldığını duyarız. Hak, hukuk, adalet kulağımıza neredeyse her yerde çarpıyor. Herkes belli bir hak kavramından bahsediyor.
İnsanların bu hak arayışı bazı kesimin hoşuna gitse de çoğu kişi insanların hak arayışından rahatsız. Bugün en büyük hak problemini yaşayanların arasında Hristiyan inancına sahip kişiler bulunur. Çevrelerinden gelen baskı bu insanların inançlarını özgürce yaşamalarında problem oluşturmaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dünya da belli başlı yaşamsal risklerin var olduğunu bir gerçeği yansıtır. Çok kimse bahsetmiyor belki ama bu yaşamsal risk ile karşılaşanlar Hristiyanlardır. Dünyanın neresinde olursanız olun ölüm aniden karşınıza çıkabilir!
Hristiyanlık inancının temelinde “sevgi” anlayışı yatıyorken gittikleri her yerde nefret ile karşılaşanlar yine Hristiyanlardır. Kiliselerinin taşlanması, yakılması, İncil’i tebliğ edenlerin peşlerine polis takılması, Hristiyan kitap bulundurdukları için hapse atılanlar gibi birçok durumla karşı karşıya gelmektedirler1.
Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi bütün insanların değişmez hakları olduğunu söyler, yani hepimiz belli haklarla dünyaya geldik. Bu temel haklardan birisi de “özgürlüktür”. Özgürlük kavramının kendisine baktığımızda, özellikle inanç alanında, kişinin engellenmeden, sınırlanmadan istediğini seçebilmesi veya yapabilmesi durumudur. Peki ne kadar özgürüz ya da kendimizi ne kadar özgür hissediyoruz? Özgürlüğün istediğini sınırlanmadan seçme durumu olduğundan bahsettik; gerçekten de baskılanmadan tehdit edilmeden inancımızı tüm dünyada özgürce seçebiliyor muyuz?
Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Hristiyanlar ibadetlerini yaparken ne kadar özgürler? Bu ülkelerin çoğunda İncili tebliğ etmenin cezası ya hapis ya da ölüm3. Bu ülkelerde özgürlükten ne kadar bahsedebiliriz. Ölüm korkusunun hissedildiği bir yerde özgürlükten ne kadar bahsedebiliriz2.
Temel haklarımızdan birisi özgürlük ama bu hakka ne kadar sahibiz. Bugün inandığımız değerleri dahi özgürce anlatamıyoruz. Çevremizden gelecek baskı, tehdit (ki çoğu ölüm tehdidi) bizleri baskılamadığını söyleyebilir miyiz? Örneğin azınlık dediğimiz düşünceler çoğunluk tarafından bastırılmakta, insanların inanç seçimleri aile ve çevre baskısıyla ellerinden alınmakta.
Bugün ne kadar özgür bir dünya da yaşadığımızı söylesek de etrafımızdan gelen baskıları hepimiz hissediyoruz. Bu baskılar insanları araştırmadan, okumadan sadece duyduklarına inanmalarına sebep olmaktadır. Bu baskılar bugün insanların inançlarından dolayı öldürülmelerine, hapse atılmalarına ve toplum tarafından dışlanmalarına sebep olmaktadır.
1 Matta 5: 38:48
3https://zenginsozluk.com/image.ashx?img=https://zenginsozluk.com/media/104_dmkpvc0jhm995tc2z8ttkvnsgnwy3xgz.jpg