Değer verip katıldığı için kendisine minnettarız; hakveinsan.
Söyleşi: İsmail Kulakçıoğlu
Kısa Özgeçmiş
1995 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. 1996 yılından itibaren İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaya başladım. 6 yıldır da İstanbul Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapmaktayım. Zirve Yayınevi Davası, Hrant Dink Davası, Cizre Jitem Davası gibi çok sayıda toplumsal – politik davada mağdurların avukatlığını yaptım. Ayrıca uzun yıllar İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezinde ve kuruluşundan kapatılmasına kadar İzmir Barosu İşkenceyi Önleme Grubunda çalıştım.
- Genel bir tanımdan hareket edersek “hukuk” deyince ne anlamalıyız?
Hukuk çok kısa tanımı ile hakları tanımlar. Bir toplumdaki birey ile birey, birey ile devlet, birey ile toplum ya da topluluk gibi akla gelebilecek her tür sosyal ilişkideki özgürlükleri ve sınırlamaları tanımlayan üst yapı kurumudur hukuk.
2) Hukukta 2×2=4 eder mi?
Hukukun evrensel insan haklarına veya insancıl hukuka dair kısmı vardır. Burada teorik olarak iki kere ikinin genelde dört etmesi gerekir. Fakat, ne bu toplumda ne de başka toplumda hukukta asla iki kere iki dört etmez. Bu formülasyonun hukuk alanında kullanılması pek de doğru değil belki de. Zira, bir üst yapı kurumu olan hukuk, genelde ve neredeyse her zaman iktidar tarafından belirlenen ve verili duruma göre kendisi ya da uygulaması değişen bir alandır. Özür dileyerek ifade etmeliyim ki, Bakuni’nin veciz ifadesi ile; “Hukuk iktidarın fahişesidir.”
3) Aynı konuya farklı hukuki yaklaşımları, hatta karaları nasıl değerlendirmeliyiz?
Yukarıda da kısmen belirtiğim gibi, bu aslında hukukun normatif hali ile değil, daha ziyade herhangi bir mesele ya da o meseleye iktidarın nasıl baktığı ile ilgili oluyor. Mesela, Türk Ceza Kanununda Dini Değerleri Aşağılama Suçu var, ama herkese aynı uygulanmaz. İslamın bir kutsalına laf ederseniz kolayca ceza alabilirsiniz. Ancak, mesela Hıristiyanların ya da Alevilerin ya da Musevilerin ya da başkaca dinsel gruplar aynı korumayı görmemektedir.
4) “Hukuk” kavramı yapılan herhangi bir davranışı, eylemi doğrulmak için rastgele kullanılabilir mi?
Hukuk kavramı bilindiği üzere, hak kavramından gelmektedir. Bahsettiğiniz durumda, bir davranışın ya da eylemin ya da düşünce meşru ise hukuki olduğu söylenebilir. Aksi durumda ise hukuk dışıdır denebilir. Ancak, hukukun kavram olarak rastgele kullanılamayacağını düşünüyorum.
5) İnsan Hakları kavramına yaklaşımınız nedir?
İnsan haklarının, tıpkı evrensel beyannamede tanımlandığı gibi, her insan için doğuştan geldiğini, dokunulamaz ve devredilemez olduğunu; toplumun bugün geldiği aşamada, bireyi devlet ve diğer güçler karşısında koruyabilecek yegane kavram olduğunu ve uğrunda sürekli mücadele etmek gerektiğini düşünmekteyim.
6) İnsan hakları sizi kadar ilgilendiriyor?
İnsan hakları kendi farkındalığım, yaptığım iş ve işi yapma biçimim itibariyle, benim için vazgeçilemez asli bir mücadele alanıdır.
7) İnsan Hakları Hukukunun özü nedir?
İnsan hakları hukukunun özü, insanın en temel değerlerde eşitliği ve insan onurunun korumasıdır.
8) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi göz önünde bulundurulduğunda dünyada pratikte hangi zorluklar ile karşılaşılıyor?
Bence en temel sorunlardan birisi; sosyalist blokun dağılmasından sonra, tek kutuplu dünyada her şeyin hızla araçsallaştırılması sürecinde, insan hakları kavramı egemen güçler tarafından kendi iktidarlarının devamı için bir enstrüman olarak kullanılıyor olması ve inan hakları alanında çalışan örgüt ya da grupların toplumdaki etkilerini kaybetmeleri, çeşitli fonlar aracılığı ile hükümetlere ya da hükmedenlere bağımlı hale getirilmeleri.
İnsan hakları alanının, korunması ve geliştirilmesi gereken bir mücadele alanı olmaktan çıkıp, raporlama faaliyetine indirgenmeye dönüştü kanısındayım.
9) Batılı dediğimiz devletler sanki İnsan Hakları Hukukunu geniş yorumlamaktan uzaklaşıyor gibi görünüyor? Sizin fikriniz nedir?
Yukarıda da belirttiğim gibi, insan hakları alanı devlete karşı, onun gücünü ve keyfiliğini sınırlayıcı bir alan olmaktan çıkıp, devletlerin elinde bir enstrümana dönüşüyor.
Bundan kurtulmak için, insan hakları kuruluşlarının devlet ile ilişkilerini onunla mücadele etmek dışında kesmeleri, yönetsel ve mali açıdan tamamen özerk olmaları gerektiği kanısındayım.
10) Soruları biraz bireysel alana, kişisel sorumluluklara yönlendirmek istiyorum. İnsan Hakları Hukuku denince daha çok devlet ya da devletlerin uygulamaları akla geliyor. Sizce insanların insan kardeşlerine yönelik sorumlulukları nelerdir? İnsan Hakları Hukuku çerçevesinde bir tanım yapmak mümkün mü?
Ben insan haklarının, klasik tanımından yanayım. Yani, devlet gücünün sınırlanması ve insan onurunun korunması.
Bireyler arasındaki ilişkilerde yaşanan olumsuz durumları, insan hakları ihlali değil, hak ihlali olarak tanımlamaktan ve bu ihlalleri engelleme görevinin de devletin sorumluluğunda olduğunu düşünüyorum. Bireyler arasındaki ilişkide yaşanan hak ihlalini devlet engellemezse, birey hak ihlali yapmış olur evet, ancak devlet insan hakları ihlali yapmış olur.
İnsan hakları ihlallerini bireyler arasındaki ihtilaflara indirgemenin, insan haklarının etkisini ortadan kaldırdığını ve gittikçe de devleti sorumsuzlaştırdığını düşünüyorum.
11) İster bireysel ister örgütsel olsun, ideolojik nedenlerle yapılan terör eylemleri İnsan Hakları Hukuku açısından nasıl değerlendirilmelidir?
Yukarıda da değindiğim gibi, bireylerin ancak hak ihlali yapabileceğini, bu ihlalaleri engellemenin de devletin görevi olduğunu, aksi halde devlet bunları engellemez ise, insan hakları ihlali olacağını düşünüyorum. Yani, bana göre aslen ve her daim her türlü hak ihlalinin engellenmesinde sorumluluk devletindir.
12) İçinde yaşadığımız topluma dönersek, İnsan Hakları konusunda hangi noktadayız?
İnsan hakları konusunda maalesef çok iyi bir noktada değiliz. Bence işlerlik açısından bakarsak ikinci dünya savaşının hemen sonrasına döndüğümüzü söylemek abartılı olmaz. Şeklen yazılı haklar duruyor, ancak uygulamada korunmuyor.
13) İnsan Hakları konusunda dünyada ve Türkiye’de neler yapılmalı?
İnsan haklarının korunması açısından sadece Türkiye’de değil, tüm Dünyada hak bilincinin yaygınlaştırılması, uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesi ve insan hakları alanının mümkün olduğunca sivilleştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ali Bey, söyleşi için çok teşekkür ediyoruz.