Avukat Hürrem Caroline Çevik ile “hakveinsan” için söyleşi yaptık. Kendisine teşekkür ederiz.
İsmail Kulakçıoğlu
- Bize biraz kendinizi tanır mısınız?
Türk bir baba ve Alman bir anneden dünyaya geldim. İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2014 yılında mezun oldum. 2019 yılında Almanya Saarland Üniversitesi’nde Avrupa ve Uluslararası Hukuk alanında yüksek lisans yaptım. İzmir Barosu’na bağlı avukatım. Ticaret hukuku, uluslararası hukuk ve insan hakları alanında çalışmalar yürütüyorum.
- Hukuk ilgisi sizde nerede başladı?
Henüz ilkokul 2. sınıftayken ezberim kuvvetli olduğu için babam ileride iyi bir hukukçu olabileceğimi söylemişti. O günden sonra hukukçu olma fikri aklımdan hiç çıkmadı. Büyüdükçe de ilgimin hep bu alanda olduğunu fark ettim.
3) Staj tezinizi Türkiye’de Protestanların Durumu hakkında yazdınız:
- Genel Olarak Hristiyanlar ne durumda?
Türkiye’de belli alanlarda Hristiyanlar çok iyi haklara sahip; ibadet etme, inancını açıklama ve yayma özgürlüğü gibi. Ancak bazı alanlarda yeterli haklara sahip değiller veya sahip olsalar bile uygulamada sorunlarla karşılaşıyorlar; tüzel kişilik kazanma, zorunlu din dersinden muaf olma, Hristiyan din adamı yetiştirme gibi.
- Protestanlar ne durumda?
Genel Hristiyanlar ile aynı durumdalar. Türkiye’de Hristiyanların yaşadığı hak kayıplarının özellikle toplumun kendileri hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum.
4) Sade bir tanımdan hareket edersek “hukuk” deyince ne anlamalıyız?
Hukuk en sade tanımıyla, insanların bir arada yaşaması için gerekli kurallar bütününün tamamını kapsayan ve yaptırım gücü olan, gayesi adalet olan bir düzeni ifade eder.
5) Hukukta 2×2=4 eder mi? Ederse nasıl, etmezse neden?
Bazen eder, bazen etmez.
Bazı kural ve kararlar çok nettir. Yani 2×2 kesinlikle 4 eder. Özellikle Hukuk Fakültesi’nde anayasayı, kanunları, tüzükleri ve yönetmelikleri okurken hep öyle olduğunu düşünürdüm. Ancak uygulamaya geçildiğinde ki benim için bu baro stajında oldu, hukuk ve uygulamada ne kadar farklılık olduğunu açık bir şekilde fark ettim. 2X2 çoğu kez 4 etmiyordu.
6) Aynı konuya farklı hukuki yaklaşımları, hatta kararları nasıl değerlendirmeliyiz?
Aynı konuya farklı hukuki yaklaşımlar zenginlik olarak da görülebilir, can sıkıcı olarak da görülebilir. Kanımca burada farklı hukuki yaklaşımların ve kararların hangi konuya ilişkin olduğu çok önemli. Cinayet, tecavüz gibi daha objektif, kanunun net ve delilleri kesin olan davalarda bu durum oldukça sinir bozucu olup toplumun adalete olan inancını sarsmaktadır. Ancak, özel hukuk davalarında çok açık olmayan, yoruma açık bazı maddelerin hukuki olarak farklı değerlendirilmesi, doğru olanı bulmaya hizmet etmekte ve adalet sağlamaya, doğru yorumlara ulaşmaya yardım etmektedir.
7) “Hukuk” kavramı yapılan herhangi bir davranışı, eylemi doğrulamak için rastgele kullanılabilir mi?
Bir davranışın veya eylemin hukuka uygun olup olmadığı, yasalara bakılarak belirlenir. Ancak unutulmamalıdır ki, hukuk kurallarını koyan insandır. Bu sebeple mükemmel olması imkansızdır. Zamanla yasaların değiştiğine tanık oluyoruz. Eskiden hukuka aykırı olarak nitelenen davranışlar günümüzde hukuka uygun hale gelebiliyor. Bir eylemin hukuka uygun olup olmadığı kesinlikle sübjektif kriterlere dayandırılmamalı, objektif olmalıdır. Hukuk herkes içindir, belli bir zümreye hizmet etmemelidir.
8) İnsan Hakları kavramına yaklaşımınız nedir?
Bütün hakların üstündedir. Doğuştan, vazgeçilemez ve devredilemez haklardır. Korunması ve savunulması gereken hakların en önemlisidir.
9) İnsan Hakları Hukukunun özü nedir?
Özü, bütün insanların hiçbir ayrım olmaksızın özgür olması ve eşit haklara sahip olmasıdır.
10) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi göz önünde bulundurulduğunda dünyada pratikte hangi zorluklar ile karşılaşılıyor?
- Eşit işe eşit ücret verilmemesi,
- Keyfi olarak yapılan tutuklamalar,
- İnsanların keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilmesi,
- İnsanların fikirlerinden ötürü rahatsız edilmesi,
- Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkının ihlali
11) Batılı dediğimiz devletler sanki İnsan Hakları Hukukunu geniş yorumlamaktan uzaklaşıyor gibi görünüyor? Sizin fikriniz nedir?
Bu hususun Batılı ülkelerde güvenlik endişesi, korku ve ırkçı eğilimlerin artmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
12) Soruları biraz bireysel alana, kişisel sorumluluklara yönlendirmek istiyorum. İnsan Hakları Hukuku denince daha çok devlet ya da devletlerin uygulamaları akla geliyor. Sizce insanların insan kardeşlerine yönelik sorumlulukları nelerdir? İnsan Hakları Hukuku çerçevesinde bir tanım yapmak mümkün mü?
İnsanlara öncelikle herkesin doğuştan eşit haklara sahip olduğu, hiçbir ailenin veya ırkın daha üstün olmadığı, her bireyin istediği fikir, din ve inanca inanmakta özgür olduğu, temel olan bu hakların başkaları tarafından engellenemeyeceği öğretilmelidir. Bu sorumluluk her bireye aittir.
İnsanlar haklarının bilincinde olursa, başkalarına da öğretebilir. İnsanların diğer insan kardeşlerine yönelik sorumluluğu bu hakları önce bilmek, sonra uygulamak ve korumaktır.
13) İster bireysel ister örgütsel olsun, ideolojik nedenlerle yapılan terör eylemleri İnsan Hakları Hukuku açısından nasıl değerlendirilmelidir?
Terör eylemleri insan haklarının en ağır şekilde ihlal edilmesidir. Terör eylemleri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’nin 3. Maddesi olan yaşama, hürriyet ve emniyet hakkını doğrudan hedef alır. Devletler terör eylemleri sebebiyle, insan haklarını sınırlandırma yoluna giderler.
14) İçinde yaşadığımız topluma dönersek, İnsan Hakları konusunda hangi noktadayız? Konuyu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi ile ele alacak olursak bazı alanlarda Türkiye’nin epey ilerde, bazı alanlarda ise geride kaldığını görüyoruz. Ancak özellikle özgürlükler alanında toplumumuzun daha çok yol kat etmesi gerekiyor. Ben özellikle toplumumuzdaki inanç özgürlüğü sorununa dikkat çekmek istiyorum. Anayasamız 24. maddesinde her ne kadar “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” dese de, toplumumuzda henüz dini inancın bireysel olduğu, özgürce seçilip yaşanabileceği ve bu sebeple kınanamayacağı ve suçlanamayacağı bilinci yerleşmemiştir. Bu özgürlük bilinci toplumda yerleşmedikçe bir insan hakları sorunu olarak kalmaya devam edecektir.
15) İnsan Hakları konusunda dünyada ve Türkiye’de neler yapılmalı?
İnsan hakları ihlalleri ile buna bağlı sorunların sebebinin büyük ölçüde bilgisizlik ve buna bağlı olarak önyargıdan kaynaklandığı bir gerçektir. En etkili çözüm insanların bilinçlendirilmesidir. Devletler ve insan hakları konusunda çalışan STK’lar halkı bilinçlendirmek için etkinlikler, paneller, toplantılar, seminerler düzenlemeli, televizyon programları, belgeseller hazırlamalı, Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri eğitmeli, okul kitaplarında insan hakları başlıklarına yer verilmeli, Basın-yayın organları bilinçlendirilmeli, aileler çocuklarına küçük yaştan itibaren farklı olanın kötü olmadığı, saygı duyulması gerektiğini öğretmeli, Devlet insan hakları ihlali ne uğrayan gruplarla diyalog kurup sorunlarına çözüm bulmalıdır.
Av. Hürrem Carolin Çevik
22 Mart 2020, İzmir