TÜRKİYE’DE HRİSTİYANLAR’IN KARŞILAŞTIĞI HAK İHLALLERİ

Türkiye yaşayan Hristiyanlar diğer Müslümanların çoğunlukta oluğu ülkelerle karşılaştırdığında, inanç değişikliği yapma özgürlüğüne sahiptir. Son 15 yılda bürokratik işlemlerin azaltılmasıyla yasal inanç değişikliği yapmak kolaylaştırılmıştır.  İnancı açıklama ve yayma konularında ise yine diğer Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelere göre ileri bir durumdadırlar. Medyada “kara propaganda” dediğimiz türden karalamalar da azalmıştır. Böyle olumlu gelişmelere karşın Türkiye’deki Hristiyan tüzel kişiliklerinin Dini Kuruluş olarak değil de Sivil Toplum Örgütü olarak tanınması, yeni ibadet yerleri açma, geçmişi kilise olan ibadet yerlerinin camiye dönüştürülmesi, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinde objektiflikten uzak bilgilerin verilmesi, Hristiyan eğitimi veren okulları oluşturma ve din adamı yetiştirme gibi konularda Müslümanlar ile karşılaştırıldığında tam bir eşitlikten söz edilemez. Bunlara nefret söylemleriyle, fiziksel saldırılarla karşılaşma da eklenebilir.

Türkiye’deki Hristiyan toplumunun Dini Kuruluş olarak değil de Sivil Toplum Örgütü olarak faaliyetlerini yürütmesi hem dinsiz Hristiyanlık algısı oluşturmakta hem de ibadet yeri sorunlarına neden olmaktadır. Örneğin, Müslümanlar için mescit olarak ifade edilen küçük ibadet yerleri AVM’lerde, akaryakıt istasyonlarında, binalarda müstakil ya da ortak bina alanlarında tesis edilmektedir. Ancak, Mescitler emsal alındığında, Hristiyanlar’ın inanç akidelerini yerine getirebilecekleri “ibadet odası (şapel)” olarak tanımlanabilecek mekanlar ile ilgili bir yönetmelik yoktur.

Yerel yöneticilerin inisiyatifinde sunulan çözümler ise keyfiyete bağlı gibi görünmektedir. Hristiyanlar ibadet yeri sorunu yaşarken, İznik Ayasofyası’nın çan kulesinin minareye, ana yapının camiye (2011), İstanbul Ayasofya (2020) ve Kariye (1511 ile 2024) kiliselerin camiye dönüştürülmesi düşündürücüdür.[1]

Hristiyanlar, Müslümanlar’ın sahip olduğu İmam Hatip okulu benzeri ortaokullara, liselere; ilahiyatçı yetiştirecek üniversitelere sahip değillerdir. Aynı zamanda dini tercihini açıklamayan Hristiyanlar (ve toplumun diğer farklı inanç grupları) merkezi yerleştirme sistemi ne bağlı olarak, istemedikleri halde, İmam Hatip Okullarına gitmek zorunda kalabiliyorlar.

Sonuç:

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 1. Madde tüm insanları özgürlük, onur ve haklar açısından eşit sayar.

Economist Intelligence Unit’in Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında Hibrit Demokrasiler arasında 4.26 puanla, 103. sırada yer alan Türkiye, diğer demokrasi kriterleri yanında Hristiyanlar’ın Dini Kuruluş olarak tanınma ve eğitim hakları bağlamında Türkiye’de yaşayan Hristiyanların Müslümanlar ile gerçek anlamda eşitliğinden söz edemeyiz.[2]

Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılarak Hristiyanları’ın mağduriyetinin giderilmesi elzemdir.


[1] Camiye dönüştürülen Ayasofya Kilisesi’nde ilk Cuma hutbesi. Fotoğraf: https://www.aa.com.tr/tr/ayasofya-camii/prof-dr-ziya-kazici-kilicla-hutbe-gelenegi-oranin-savasla-fethedildigi-anlamina-geliyor/1921902 (01.05.2025)

[2] https://en.wikipedia.org/wiki/The_Economist_Democracy_Index (31.08.2025)